Günün her saati severek tüketilen kahvenin vücuda bir faydası daha ortaya çıktı. Düzenli olarak her gün tüketilen kahve bağırsak sağlığınızı koruyabilir. Kahvenin içinde bol miktarda bulunan polifenoller (özellikle klorojenik asit), bağırsak bakterileri tarafından kinik aside dönüştürülerek antioksidan etkiler sağlıyor.
Son yıllarda sağlık yararlarıyla öne çıkan kahve, şimdi de bağırsak mikrobiyomu üzerindeki olumlu etkileriyle gündemde. Nature Microbiology dergisinde yayımlanan kapsamlı bir araştırma, kahve tüketiminin bağırsaklarda faydalı bir bakteri olan Lawsonibacter asaccharolyticus’un artışıyla ilişkili olduğunu ortaya koydu.Araştırmacılar, hem kafeinli hem de kafeinsiz kahve içen bireylerde bu bakteriye daha sık rastlandığını belirtiyor.
Laboratuvar ortamında yapılan ayrı bir çalışmada ise kahvenin bu türün büyümesini desteklediği doğrulandı. 2018’de keşfedilen L. asaccharolyticus, hâlâ tam olarak çözülememiş olsa da, oksidatif stresi ve iltihabı azaltan antioksidan kinik asitle bağlantılı olması dikkat çekiyor.Kahvenin bağırsaklara olan faydası burada bitmiyor. İçeriğinde bol miktarda bulunan polifenoller (özellikle klorojenik asit), bağırsak bakterileri tarafından kinik aside dönüştürülerek antioksidan etkiler sağlıyor. Uzmanlar, bu bileşiklerin bazı kanser türlerine karşı koruyucu etkiler taşıyabileceğini de vurguluyor.Polifenollerin ayrıca prebiyotik özellikler taşıdığı ve faydalı bağırsak bakterilerinin büyümesini teşvik ettiği biliniyor. Bu bakteriler sindirimi kolaylaştırıyor ve bağışıklık sistemini destekliyor. Gastroenteroloji Profesörü Dr. David M. Poppers, “Çeşitli bir bağırsak mikrobiyomu, genel sağlık ve iltihapla savaş açısından oldukça önemli. Hatta bazı çalışmalar uzun ömürle bile ilişkilendiriyor,” diyor.Kahve içtikten sonra bağırsak hareketlerinde artış yaşanması yaygın bir durum. Bu etki, yalnızca kafeinle sınırlı değil. Kafeinsiz kahvenin de benzer etkiler gösterdiği belirtiliyor. Dr. Poppers, kahvenin içerdiği polifenoller ve kinik asidin sindirim sistemi hareketlerini artırabileceğini ifade ediyor.Ancak uzmanlar, faydalı etkilerine rağmen kahvenin aşırı tüketilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor. Günde 400 mg’dan fazla kafein alımı, bazı kişilerde kaygı, çarpıntı ve baş ağrısı gibi yan etkilere yol açabiliyor.Kahvenin tadını sevmeyenler veya kafeinden uzak durmak isteyenler için de iyi haberler var. Rutgers Üniversitesi’nden Gıda Bilimi Uzmanı Dr. Diana Roopchand, kahvede bulunan klorojenik asidin çay, kabak, brokoli, bamya ve patlıcan gibi sebzelerde de bulunduğunu belirtiyor. Bu bitkisel gıdalar, kahveye benzer antioksidan faydalar sağlayabilir.Sonuç olarak, kahve bağırsak mikrobiyomunu destekleme potansiyeliyle dikkat çekiyor. Ancak uzmanlar, fermente gıdalar gibi diğer sağlıklı besinlerin de bu konuda önemli bir rol oynadığını ve kahvenin mucizevi bir çözüm olmadığını vurguluyor.Sağlıklı bir yetişkin için günde 3-4 fincan filtre kahve (yaklaşık 300-400 mg kafein) genellikle güvenli kabul edilir.
İlkbahar, doğanın canlandığı ve güneşin kendini daha çok gösterdiği bir dönem olmasına rağmen, soğuk algınlığı virüslerinin de yoğunlaştığı bir mevsim. Eğer şu anda soğuk algınlığınız yoksa, büyük ihtimalle çevrenizde bu durumu yaşayan birini tanıyorsunuzdur. Çoğumuz, soğuk algınlığını sadece kış aylarında beklesek de, yapılan araştırmalar virüslerin sıcak havalarda da etkili olabileceğini...
ZERDEÇAL Zerdeçal, kurkumin adı verilen aktif bileşiğiyle dikkat çekiyor. Ancak kurkumin tek başına iyi emilmiyor. Karabiberdeki piperinle birlikte tüketildiğinde, emilimi %2000 oranında artıyor. Dr. Sethi, evde hazırlanacak şeker katkısız bir zerdeçal latte’ye bir tutam karabiber ve bir çay kaşığı kadar sağlıklı bir yağ (hindistan cevizi yağı) eklenmesini öneriyor. Böylece kurkuminin...
Uzmanlar, belirtilerin süresi ve şiddetine dikkat çekiyor. Soğuk algınlığı genellikle 7-10 gün içinde kendiliğinden iyileşirken, sinüs enfeksiyonları daha uzun sürebilir ve bakteriyel kökenliyse antibiyotik tedavisi gerekebilir. SOĞUK ALGINLIĞI NEDİR? Soğuk algınlığı, çoğunlukla rinovirüslerin neden olduğu viral bir üst solunum yolu enfeksiyonudur. Belirtiler arasında hapşırma, boğaz ağrısı, hafif ateş, burun akıntısı...
Rafine un, ekmek, bhatura, samosa, pizza hamuru ve daha birçok atıştırmalık ürün yapımında kullanılan en iyi buğday unu çeşididir. Ağartma işlemi ona beyaz rengini verir ve göze hoş görünmesini sağlar. Düzenli tüketimi, düzgün bağırsak hareketleri için gerekli olan yetersiz lif nedeniyle sindirim rahatsızlığına ve kabızlığa yol açabilir. Rafine un vücutta...
5. SİNDİRİM PROBLEMLERİ Sindirim sorunları da erken evredeki belirtiler arasında yer alıyor. Tümörün enzim üretimini azaltması ya da sindirim kanalında tıkanıklık oluşturması nedeniyle aşağıdaki semptomlar görülebiliyor: Yemekten sonra bulantı ve kusma Şişkinlik, erken doyma hissi İshal, kabızlık ya da dışkı özelliklerinde değişiklik Soluk, yağlı, suda yüzen dışkılar Bu belirtiler irritabl...
Bu risk, özellikle hormon replasman tedavisi (HRT) kullanmayan postmenopozal kadınlarda daha da yükseliyor. Araştırmayı yürüten Dr. Robert Maidstone, “Astım, kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık ve daha şiddetli görülüyor. Gece vardiyaları, vücudun biyolojik saatini etkileyerek hormon dengesini bozabilir. Bu da astım riskini artırıyor olabilir,” dedi.