İlkbahar, doğanın canlandığı ve güneşin kendini daha çok gösterdiği bir dönem olmasına rağmen, soğuk algınlığı virüslerinin de yoğunlaştığı bir mevsim. Eğer şu anda soğuk algınlığınız yoksa, büyük ihtimalle çevrenizde bu durumu yaşayan birini tanıyorsunuzdur. Çoğumuz, soğuk algınlığını sadece kış aylarında beklesek de, yapılan araştırmalar virüslerin sıcak havalarda da etkili olabileceğini ortaya koyuyor. Ilıman havalar, bu virüslerin daha kolay çoğalmasına zemin hazırlarken, güneşin parlamasıyla birlikte daha fazla dışarıda vakit geçiriyoruz ve bu durum, virüslerin yayılmasına yol açabiliyor.
Soğuk algınlığı, günlük hayatı zorlaştıran ve kişiyi haftalarca etkisi altına alabilen bir hastalık. Burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, yorgunluk ve öksürük gibi belirtiler, iş, sosyal hayat ve rutin aktiviteler üzerinde büyük bir engel oluşturabiliyor. Peki, soğuk algınlığını hızla atlatmak ve rahatlamak için neler yapabiliriz? Uzmanların önerilerine kulak vermek, iyileşme sürecini hızlandırabilir.Dr. Sherina Fernandes, dinlenmenin bağışıklık sisteminin enfeksiyonlarla savaşabilmesi için gerekli olan proteinleri üretmesini sağladığını belirtiyor. Dr. Fernandes, zihinsel dinlenmenin de iyileşme sürecinde önemli bir rol oynadığını vurguluyor: “Stres, bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir ve vücudunuzun soğuk algınlığıyla mücadele etmesini zorlaştırabilir. Bu dönemde rahatlamaya, odaklanmış nefes alma ve sakinleştirici müzik dinlemek gibi aktivitelerle zaman geçirmeye çalışın.”Uyku, iyileşme sürecinde önemli bir diğer faktör. Dr. Fernandes, sekiz saatlik bir uyku düzeninin vücuda iyi geleceğini belirtiyor ve erken yatmanın, iyileşmeye katkı sağlayabileceğini vurguluyor.Soğuk algınlığının süresini kısaltmak için çinko takviyeleri öneriliyor. Çinko, bağışıklık sistemini güçlendiren önemli bir mineral. Dr. Fernandes, çinko takviyelerinin vücudun daha hızlı iyileşmesine yardımcı olabileceğini ifade ediyor. Yapılan bir araştırma, soğuk algınlığının başlangıcında her gün 75-100 mg çinko almanın hastalığın süresini iki gün kadar kısaltabileceğini gösteriyor.Çinko açısından zengin gıdalar arasında et, kümes hayvanları, yumurta, peynir, kabuklu deniz ürünleri, kuruyemişler ve tohumlar yer alıyor. Ayrıca, çinko pastilleri de etkili bir takviye olabilir.Soğuk algınlığı semptomlarını hafifletmek için parasetamol ve ibuprofen gibi reçetesiz ilaçlar kullanılabilir. Dr. Fernandes, bu ilaçların ağrı sinyallerini engelleyerek ve iltihabı azaltarak vücudun virüsle mücadele etmesini kolaylaştırdığını belirtiyor. Ancak, dikkat edilmesi gereken bir nokta da doğru dozajı kullanmak ve aşırı kafein tüketiminden kaçınmaktır.Soğuk algınlığı döneminde, vücudunuzu iyileştiren gıdalara yönelmek çok önemlidir. Şekerli, yağlı ve işlenmiş yiyecekler bağışıklık sisteminizi olumsuz etkileyebilir. Dr. Fernandes, bu tür yiyeceklerden kaçınılması gerektiğini söylüyor. Bunun yerine tavuk çorbası gibi iltihap giderici özelliği olan gıdalara yönelmek, iyileşme sürecine yardımcı olabilir.Alkol, vücudu susuz bırakabilir ve bağışıklık sistemini zayıflatarak iyileşme sürecini uzatabilir. Dr. Fernandes, alkolün soğuk algınlığını daha da kötüleştirebileceğini belirtiyor. Ayrıca, çok fazla çay ve kahve tüketiminden de kaçınılması gerektiğini vurguluyor. Kafein, vücudun susuz kalmasına yol açarak semptomları daha kötü hale getirebilir.Bal, soğuk algınlığına karşı doğal bir tedavi olarak öne çıkıyor. Oxford Üniversitesi’nin yayımladığı bir incelemede, balın öksürük şiddetini önemli ölçüde azalttığı ve doğal özellikleri sayesinde soğuk algınlığının semptomlarına karşı etkili olduğu bulunmuştur. Dr. Fernandes, balın antibakteriyel ve antioksidan etkilerinin, soğuk algınlığının altında yatan nedenlerle mücadele etmeye yardımcı olduğunu söylüyor.Çayınıza bir kaşık bal ekleyerek ya da doğrudan tüketerek bu doğal çözümden faydalanabilirsiniz.Sonuç olarak, soğuk algınlığı döneminde vücudunuzu dinlendirerek, doğru beslenme ve uygun ilaç kullanımına dikkat ederek iyileşme sürecinizi hızlandırabilirsiniz. İlkbahar aylarında daha fazla dışarıda vakit geçirirken, bu virüsleri yaymamaya da özen gösterin. Unutmayın, dinlenmek ve sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek, soğuk algınlığının etkilerini en aza indirmede önemli bir rol oynar.
Yeni araştırmalar, pandeminin ve doğal afetlerin kanser teşhisinde büyük gecikmelere yol açtığını, özellikle gençlerde ileri evre kolon kanseri oranlarının endişe verici biçimde arttığını ortaya koydu. DailyMail’de yer alan habere göre; Covid-19 salgını, yalnızca küresel bir sağlık krizine neden olmakla kalmadı; aynı zamanda kolon kanseri gibi ölümcül hastalıkların erken teşhisini de...
Sağlık Bakanlığı, normal doğumu teşvik etmek amacıyla yeni bir adım daha attı. Ayakta tedavi yapılan sağlık kuruluşları hakkındaki yönetmelik güncellendi. Buna göre tıp merkezlerinde tıbbi zorunluluk bulunmayan, planlı sezaryen doğumlara izin verilmeyecek. Sağlık Bakanlığı, ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları hakkında yönetmeliği güncelledi. Resmi gazete’de yayımlanan yeni yönetmelikle,...
UHT, İngilizce Ultra High Temperature (Ultra Yüksek Isı) sözcüklerinin baş harflerinden oluşuyor. Modern bir UHT tesisinde süt, kapalı bir sistemde dolaşarak ön ısıtma, yüksek ısı işlemi, homojenizasyon, soğutma ve aseptik olarak paketlenme aşamalarından geçiyor. 2 ile 4 saniye süre ile 135-150°C de ısıtılan süt hızla oda sıcaklığına soğutuluyor. UHT sütün...
Harvard Üniversitesi’nden epidemiyolog Frank Hu’nun başkanlık ettiği 30 yıllık bir çalışmada, beslenme alışkanlıkları ile sağlıklı yaşlanma arasındaki ilişki incelenirken bu çalışma, özellikle orta yaşta farklı beslenme düzenlerinin sağlıklı yaşlanma üzerindeki etkilerini inceleyen ilk çalışmalardan biri olarak kaydedildi.
ECMO (Extracorporeal Membrane Oxygenation), ciddi kalp veya akciğer yetmezliği durumlarında kullanılan, yaşam destek sağlayan ileri bir tedavi yöntemidir. Asıl amacı, kalp ya da akciğerler görevini tam yapamadığında, bu organlara geçici olarak destek sağlamak ve vücuda oksijen sunmaya devam etmektir. Basitçe anlatmak gerekirse, ECMO cihazı vücut dışında kanı oksijenlendirir ve karbondioksitten...
DEMİR Demir çoğunlukla anemi bağlamında konuşulur, ancak mesele şu ki: demiriniz düşük olduğunda, vücudunuz yeterli hemoglobin üretmez, bu da dokularınızın (bağışıklıkta rol oynayanlar dahil) yeterli oksijen almadığı anlamına gelir. Ayrıca, düşük demir seviyeleri bağışıklık tepkinizi yavaşlatır ve virüslerin sisteminize girmesini kolaylaştırır. Sürekli yorgun hissedersiniz, odaklanamazsınız ve sürekli hastalanırsınız. Tanıdık geliyor...