Yeni bir bilimsel araştırma, insan vücudunda yaşlanma sürecinin sanılandan daha erken başladığını ortaya koydu. Çinli bilim insanlarının yürüttüğü çalışmaya göre, yaşlanmanın ilk biyolojik izleri 30’lu yaşlarda görülmeye başlıyor. Ancak asıl hızlanma 45 ila 55 yaş aralığında gerçekleşiyor.
50 yıl boyunca yürütülen araştırmada, 14 ila 68 yaş arasındaki 76 organ bağışçısından alınan toplam 516 doku örneği analiz edildi. Bulgular, 30 yaş civarında vücutta belirgin biyolojik değişimlerin başladığını, ancak bu değişimlerin özellikle 50 yaşından itibaren keskin bir artış gösterdiğini ortaya koydu.Daha önce yapılan çalışmalar, yaşla birlikte hastalıklarla bağlantılı proteinlerin arttığını göstermişti. Bu zararlı proteinlerin kalp hastalıkları, doku fibrozu ve karaciğer tümörleri gibi ciddi sağlık sorunlarıyla ilişkili olduğu biliniyor. Yeni bulgular ise, bu proteinlerin sayısının bağışçıların yaşı arttıkça dramatik şekilde yükseldiğini doğruluyor.Araştırma, özellikle böbreküstü bezlerinde ve kalbin ana atardamarı olan aortta erken yaşlanma belirtilerine dikkat çekiyor. Vücudun işleyişinde kritik rol oynayan hormonları salgılayan böbreküstü bezlerinde, 30’lu yaşlardan itibaren protein seviyelerinde değişiklikler görülmeye başlanıyor.En büyük yaşlanma etkisi ise aortta gözlemlendi. Araştırmacılar, kan damarlarının yaşlanmanın erken evrelerine karşı daha savunmasız olduğunu vurgularken, GAS6 adlı bir proteinin organlardaki artışının bu durumu tetikleyebileceğini belirtiyor. Bu proteinin, hücre büyümesi ve hayatta kalma süreçlerinde rol oynadığı ve yaşlanmayı hızlandırabileceği düşünülüyor.Çalışmayı yürüten bilim insanları, bu bulguların ileri yaşlardaki bireylerin sağlık durumlarını iyileştirmeye yönelik stratejiler geliştirilmesine katkı sağlayabileceğini ifade etti. Elde edilen verilerin, yaşlanma ve yaşa bağlı hastalıklara karşı hedefli tedavilerin önünü açabileceği kaydedildi.Söz konusu araştırma, kısa süre önce tıp dergisi Nature’da yayımlanan ve organ yaşlanması ile uzun ömür arasındaki ilişkiyi inceleyen başka bir çalışmayı da destekler nitelikte. Bu çalışmada da kandaki belirli protein zincirleri ölçülerek, aynı kişinin farklı organlarının farklı hızlarda yaşlanabildiği tespit edilmişti. Organların biyolojik yaşının ilerlemiş olması; kalp yetmezliği, KOAH, tip 2 diyabet ve Alzheimer gibi hastalıklarla bağlantılı bulunmuştu.Diğer yandan, genç bir beyne sahip olmanın bilişsel gerilemeye karşı koruyucu bir etki sunduğu belirtiliyor. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve zihinsel faaliyetler bu süreci yavaşlatabiliyor. Özellikle yağlı balıklar ve beyaz etten zengin bir diyetin, ileri eğitim düzeyinin ve aktif yaşam tarzının faydalı olduğu vurgulanıyor.Araştırmada ayrıca, sigara, alkol, işlenmiş et tüketimi, yetersiz uyku ve sosyoekonomik dezavantajlı bölgelerde yaşamanın organ yaşlanmasını hızlandırdığı ifade edildi.Öte yandan, İngiltere’nin Berkshire bölgesinden 52 yaşındaki kişisel antrenör Caroline Idiens, yaşlanma sürecini evde test edebilmenin beş basit yolunu paylaştı. Denge, güç ve esnekliği ölçen bu testler arasında tek ayak üzerinde durmak, plank yapmak, sandalyeden kalkmak, çömelmek ve su şişeleriyle kuvvet uygulamak gibi hareketler yer alıyor.The Telegraph’ta yayımlanan makalede, “Sandalyeden kalkarken ‘ah’ diyorsanız, vücudunuzu geleceğe hazırlamanın zamanı gelmiş demektir” ifadeleriyle uyarıda bulunuldu.
Elektrik çarpmasının tehlikesi, akımın türüne, voltajın yüksekliğine, akımın vücuttan nasıl geçtiğine, kişinin genel sağlık durumuna ve kişinin ne kadar çabuk tedavi edildiğine bağlıdır. Vücuttan geçen bir elektrik akımı organlarda hasara, kalp durmasına veya başka yaralanmalara neden olabilir. Peki, elektrik çarpması sonucunda ilk yardım nasıl olur? Elektrik çarpması, vücudun bir elektrik...
Bu belirtiler her zaman belirli değildir ancak uyarı işaretleri olabilir: Ayak bileklerinde, ayaklarda veya yüzde şişme, özellikle göz çevresinde veya altında sabah şişmesi dikkatlice düşünülmelidir. Yorgunluk veya güçsüzlük, bacaklarda gece krampları birçok hastalıktan kaynaklanabilir ancak böbrek hastalığına da işaret edebilir İdrarda değişiklikler (köpüklü, daha sık, daha az sıklıkta veya idrarda...
İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ Bazı ilaçlar magnezyum takviyelerinin emilimini azaltabilir veya besinin atılımını artırabilir. Bazı antibiyotikler, bifosfonatlar, Norvasc gibi tansiyon ilaçları, sülfonilüreler gibi diyabet ilaçları, diüretikler ve daha fazlası magnezyum takviyeleri tüketildikten sonra bir süre ara verilmesinden sonra alınmalıdır.
3. OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ Her yağın zararlı olmadığına değinen uzmanlar, özellikle omega-3 yağ asitlerinin karaciğerdeki yağlanmayı azalttığını ifade ediyor. Somon gibi yağlı balıklar, ceviz ve keten tohumu yağı önerilen kaynaklar arasında yer alıyor. 4. POLİFENOLLARİN GÜCÜNDEN YARARLANIN Bitkisel kaynaklı polifenoller, karaciğerdeki oksidatif stresi azaltarak insülin direncini iyileştiriyor. Yaban mersini, zeytinyağı,...
DOĞAL BESLENME Uzun yaşamın sırlarından biri de, sofraya gelen her lokmaya dikkat etmek. Dr. Nye, alkolü azaltmanın, sigarayı bırakmanın ve doymuş yağ oranı yüksek gıdalardan uzak durmanın hayati önem taşıdığını belirtiyor. “Ne kadar az işlenmişse, vücuda o kadar az zarar verir,” diyen uzman, özellikle işlenmiş et ürünlerinin (örneğin pastırma, salam...
Sıcak havada buz gibi suyun altına girmek, serinlemek için bir yol gibi görülebilir. Ancak bu durum sağlık sorunlarına neden olabilir. Uzmanların uyarısı var.