Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü tarafından farklı illerde pilot olarak uygulanan “QR Kod Temizlik Uygulaması” yurt genelinde yaygınlaşmaya başladı.
Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü, dijitalleşme adımlarına bir yenisini ekleyerek farklı illerde pilot olarak uygulanan “QR Kod Temizlik Uygulaması”nı hastanelerde temizlik süreçlerini daha hızlı ve etkin hale getirmek amacıyla ülke genelinde hayata geçiriyor.Uygulama kapsamında sağlık tesislerindeki tuvalet ve asansörlere QR kodlar yerleştirildi.Vatandaşlar, hastalar, hasta yakınları ve personel, bu kodu cep telefonlarıyla okutarak karşılarına çıkan ekrandan ortamın temizlik durumunu; “Temiz”, “Kısmen temiz” veya “Kirli” seçenekleriyle değerlendirebiliyor.Seçim yapılmasının ardından ilgili personel ve yöneticilere anında SMS ile bildirim gidiyor.
Sistemle birlikte hastanelerde hijyen standartlarının daha etkin korunması, çalışan, hasta ve ziyaretçi memnuniyetinin ise artırılması hedefleniyor.Uygulama ile ilgili açıklamada bulunan Kamu Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Hakan Usta, “Temizlik koşullarını daha üst seviyelere taşıyabilmek amacındayız. Tuvaletler olsun, asansörler olsun düzenli olarak temizleniyor ama her bir saatte bir temizleme rutinde yapılabiliyor. Bunu biraz daha yaygınlaştırabilmek, daha temiz koşullar oluşturabilme adına halkımızla birlikte ve diğer temizlik personeli haricindeki personellerimizle birlikte temizlik koşullarını daha üst seviyeye çekmeye çalışıyoruz.” dedi.Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü döneminde uygulamayı hayata geçirdiklerini aktaran Usta, şunları söyledi:
“Biz bunu özellikle İl Müdürü olduğum dönemde Trabzon’da uyguladık. Trabzon’da yüzde 30 oranında hasta memnuniyetine yansımalarını gördük.
Hijyen koşulu için söylüyorum. Çalışan açısından da aynı şey geçerliydi ama daha da önemlisi saatli bir temizlik periyodu yapıyorsun, her tuvalete sürekli bir personel koyamayacağından yola çıkarak saatte bir yaptığım temizliği, kirli ise hemen temizleme durumunu oluşturarak, daha hızlı ve güvenilir şekilde hem tuvaletlerin hem de asansörlerin kullanılmasını sağlamış oluyoruz.
Hizmet alan vatandaşlarımız ve personelimiz açısından da daha güvenle, daha hijyenik anlamda güvenle baktıkları tesisler ortaya çıkarmış oluyoruz.
İnşallah kullanıldıkça da vatandaşımızın katılımı oldukça da bundaki memnuniyet oranı daha da yukarılara çıkacak.”
Uzmanlara göre, bu takviyelerin etkili olabilmesi için yalnızca doz değil, günün hangi saatinde alındığı da büyük önem taşıyor. Beyinden kas sistemine, sindirimden bağışıklığa kadar pek çok alanda görev alan magnezyum, vücudun farklı ihtiyaçlarına göre farklı zamanlarda daha faydalı hale gelebiliyor. Sabah saatlerinde alınan magnezyum zihinsel berraklığı desteklerken; spor sonrası kas...
4. OOLONG ÇAYI- SİYAH ÇAY Siyah ve oolong çaylar da karaciğer sağlığını korumada etkili olabilir. 2021 yılında yapılan bir araştırma, bu çayların karaciğer yağlanmasını ve iltihabını azaltabileceğini, ayrıca bağırsak mikrobiyotasını olumlu yönde etkileyebileceğini gösterdi. Günlük 2-3 fincan şekersiz çay tüketimi öneriliyor. Aşırı kafein tüketimi ise karaciğeri olumsuz etkileyebilir. Karaciğer sağlığı...
Bu risk, özellikle hormon replasman tedavisi (HRT) kullanmayan postmenopozal kadınlarda daha da yükseliyor. Araştırmayı yürüten Dr. Robert Maidstone, “Astım, kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık ve daha şiddetli görülüyor. Gece vardiyaları, vücudun biyolojik saatini etkileyerek hormon dengesini bozabilir. Bu da astım riskini artırıyor olabilir,” dedi.
TARÇIN Çok eski zamanlardan beri hem mutfak hem de tıbbi amaçlarla kullanılan bir baharat olan tarçın, antioksidan, antibiyotik ve iltihap giderici özelliklere sahiptir. Diyabeti yönettiği bilinmektedir. 18 çalışmanın incelenmesi, tarçının kan şekerini düşürebileceğini göstermektedir. Tarçının iki ana çeşidi vardır – cassia ve seylan. Cassia daha yaygın olarak bulunur, ancak seylan’ın...
Uzmanlara göre, özellikle yaz sıcaklarında tavuk, yumurta, sosis, sucuk, salam gibi şarküteri ürünleri ile süt ürünleri; dondurma, yaş pasta, marul gibi yeşillikler ve mayonez içeren kumpir gibi yiyecekler büyük risk taşıyor. Her biri kendine özgü lezzetiyle tercih edilirken, uygun koşullarda muhafaza edilmediğinde bakteri üremesine elverişli ortam oluşturabiliyor.
ENDÜSTRİYEL YAĞLAR Soya fasulyesi yağı, mısır yağı, ayçiçeği yağı ve kanola yağı gibi endüstriyel tohum yağları işlenmiş gıdalarda ve restoranlarda yaygın olarak kullanılır. Bu yağlar, aşırı miktarda alındığında vücudunuzdaki omega-3’lerle dengesizlik yaratan omega-6 yağ asitleri açısından zengindir. Bu dengesizlik, karaciğer hasarı da dahil olmak üzere birçok hastalığın temel nedeni olan...