Dünyanın en uzun yaşayan insanları üzerinde yapılan araştırmalar, sağlıklı ve uzun bir ömrün sırrının sofralarımızda saklı olabileceğini ortaya koyuyor. Uzmanlara göre, yalnızca haftada iki kez tüketilen bir gıda, yaşam süresini uzatmada kilit rol oynayabilir.
The Sun’da yer alan habere göre; Araştırmalar, “Mavi Bölgeler” olarak bilinen ve insanların olağanüstü uzun ömürlere sahip olduğu bölgelerdeki beslenme alışkanlıklarına odaklandı. İtalya’nın Sardunya adası, Japonya’nın Okinawa bölgesi ve Kosta Rika’nın Nicoya Yarımadası gibi yerlerde yaşayanlar, kronik hastalıkların düşük görülme oranı ve 100 yaş üzeri bireylerin çokluğu ile dikkat çekiyor.Bu bölgelerde yaşayanlar, işlenmiş gıdalardan uzak durarak, büyük ölçüde bitki temelli ve yerel kaynaklı yiyeceklerle besleniyor. Araştırmalar, bu bölgelerde et tüketiminin son derece sınırlı olduğunu gösteriyor.Mavi Bölgeler araştırmasının öncüsü Dan Buettner, et tüketiminin haftada iki kezle sınırlandırılması gerektiğini söylüyor. Buettner’a göre, bu porsiyonlar yaklaşık 60 gramı geçmemeli ve tercihen serbest dolaşan hayvanlardan elde edilmiş olmalı.“Çoğu Mavi Bölge sakini, ayda sadece birkaç kez et tüketiyor ve bunu da küçük porsiyonlarla yapıyor. İşlenmiş etlerden ise tamamen uzak duruyorlar,” diyen Buettner, endüstriyel üretim yerine geleneksel yöntemlerle yetiştirilen hayvanların etinin, omega-3 açısından daha zengin olduğunu vurguluyor.Uzmanlar, etin tamamen hayatımızdan çıkarılması gerekmediğini ancak tüketiminin sınırlanmasının sağlık açısından büyük faydalar sağladığını belirtiyor. Sosis, salam, jambon gibi işlenmiş et ürünlerinin ise özellikle kanser, kalp hastalıkları ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarıyla doğrudan ilişkili olduğu ifade ediliyor.Et tüketimini azaltmak isteyenler için öneriler arasında şunlar yer alıyor:Tofu, tempeh, siyah fasulye veya nohut köftesi gibi bitkisel protein kaynaklarını tercih edin.Etli yemeklerde porsiyonları küçültün, paylaşın ya da kalan kısmını paketleyin.Etin yerine sebze, kurubaklagil ve zeytinyağlı yemekleri sofranıza dahil edin.Mavi Bölgeler diyetine göre uzun ve sağlıklı bir yaşam için sadece et tüketimini sınırlamak yeterli değil. Günde üç gram’a kadar balık, bolca sebze-meyve, her gün kurubaklagil tüketimi, şekerin sınırlandırılması ve düzenli kuruyemiş atıştırmalıkları da bu diyetin temel taşlarını oluşturuyor.Tüm bu bilgiler, daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmek isteyenler için sofrada yapılacak küçük değişikliklerin büyük etkiler yaratabileceğini gözler önüne seriyor.
Bilişsel keskinliği korumak ve hafızayı geliştirmek düzenli egzersiz, zihinsel uyarım ve sağlıklı bir yaşam tarzını içerir. Fiziksel aktivitelerde bulunmak, beyni zorlamak, hobiler edinmek ve omega-3 açısından zengin balık ve antioksidanlar gibi beyni güçlendiren yiyecekler yemek zihni keskin tutabilir. Yeterli uyku, stres yönetimi ve sosyal bağlantıları sürdürmek de bilişsel sağlık ve...
Ulusal Böbrek Vakfı ve sağlık otoritelerinin verilerine göre, böbreklerde başlayan hasar, genellikle idrarda köpürme, vücutta şişlik, özellikle gece idrara çıkmada artış gibi sinyallerle kendini gösteriyor. Ancak bu uyarı işaretleri çoğunlukla hafife alınabiliyor. İDRAR Uzmanlar, idrarda sürekli köpük ya da kabarcık oluşmasının böbreklerin filtreleme işlevinde sorun yaşadığının erken bir göstergesi olduğunu...
Geceleri sağlığınıza zarar verebilecek alışkanlıklardan kaçının. Uzman bir gastroenterolog, yatmadan önce dikkat edilmesi gereken dört önemli noktayı paylaşıyor. Ağır yemeklerden, fazla kafeinden, telefon kullanımından ve stresli düşüncelerden uzak durarak daha sağlıklı bir uyku düzeni oluşturabilirsiniz. Gününüzü nasıl sonlandırıyorsunuz? Gece geç saatlerde bir şeyler atıştırarak, telefonunuzda gezinerek veya en sevdiğiniz diziyi...
Bağırsak kanseri gelişiminde rol oynayan başlıca risk faktörleri şöyle sıralanıyor: Yaş: 50 yaş üzeri bireylerde daha yaygın olsa da, genç yaşlarda artış gözlemleniyor. Genetik Yatkınlık: Ailede bağırsak kanseri öyküsü, Lynch sendromu ya da FAP gibi kalıtsal hastalıklar. Beslenme: Liften fakir, kırmızı ve işlenmiş etten zengin diyetler. Hareketsiz Yaşam: Fiziksel aktivite...
NEDEN GÖRMEZDEN GELİNİYOR? Bu belirtiler genellikle stres, uyku eksikliği veya geçici yorgunlukla karıştırıldığı için sessiz kalp krizleri çoğunlukla fark edilmiyor. Göğüs ağrısı veya şiddetli rahatsızlık olmaması, kişilerin durumu ciddiye almamasına neden oluyor. Oysa hafif göğüs basıncı, nefes darlığı, çene veya sırt ağrısı, baş dönmesi, soğuk terleme ve mide bulantısı gibi...
Günlük yaşamda sıkça duyduğumuz “Sakin ol, yoksa kalp krizi geçireceksin” uyarısı, kulağa abartılı ya da dramatik bir ifade gibi gelebilir. Ancak bilimsel araştırmalar, bu sözün arkasında ciddiye alınması gereken bir gerçek olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlara göre, sık ve yoğun öfke patlamaları sadece duygusal tepkiler değil; aynı zamanda kalp sağlığı açısından...